19.11.2014
Cumhuriyet gazetesinde Esra Açıkgözün 8 Kasım 2014 tarihli haberinde Zeynep Bakır ve oğlu Poyraz’ın durumunu anlatmış.
2,5 yaşındaki Poyraz Ali annesi Zeynep Bakır ile birlikte hapishane’de. 9 aydır hapishanede olan Poyraz’ın tedavisi aksıyor. Atipik Otizm olan ve %40 engel raporu olan Poyraz’ın tedavisi özel koşullarda yapılması gerekiyor. Annesi Zeynep Bakır aynı durumda olan diğer anneler gibi denetim serbestlikten yararlanmak istiyor.
Zeynep Bakır, oğlunun ve kendisinin durumunu mektubunda anlatmış.
“Oğlum Poyraz Ali, 2.5 yaşında. Dokuz aydır hapishanedeyiz. Dosyamızda yasal olarak ‘suç’ teşkil eden hiçbir şey olmadığı halde sekiz arkadaşımla örgüt üyeliği cezası almıştık. Yıllar sonra bu durum Yargıtay’da da onaylandı ve oğlumla beraber hapiste bulduk kendimizi. Bazı şüphelerimden dolayı oğlumu hastaneye götürürken tutuklanmıştım ve şüphelerimin yersiz olmadığını hapishanede öğrendim. Oğlum Poyraz Ali ‘atipik otizm’ durumuyla karşı karşıya. Sağlık Bakanlığı yüzde 40 engelli raporu vermişti. Bir an önce özel eğitime ve kreşe başlaması gerekiyordu. Üç yaşından önceki her gün altın değerindeydi. Ancak bizim kreşe ve özel eğitime başlayabilmemiz aylar aldı. Oğlum tamamen benim hapishanede olmamdan kaynaklı mağdur duruma düşmüştü. Şu an eğitimin ve beraber kaldığım arkadaşların emek ve ilgisinin etkisiyle durumun daha iyi olduğunu düşünüyorum. Ancak aklı başında her insan takdir eder ki, atipik otist olan bir çocuğun olması gereken son yer tecrit koşullarıdır, hapishanedir. Poyraz Ali’nin okul öncesi bütün dönemi hapishanede geçecek gibi görünüyor. Elbette birileri umursarsa bu ‘ceza’ farklı şekillerde uygulanabilir ve Poyraz Ali eğitime-tedaviye dışarıda devam edebilir”.
Kocası Emrah Bakır ile Trabzonda yaşıyorlar. Herkesin olduğu gibi onlarında sistemle, devletle sorunu var. Esra Açıkgözün haberinde dediği gibi ”Eşitsiz dağılıma, insanları ölüme götüren çalışma koşullarına, çevrenin ranta dönüştürülmesine; kısacası içinde yaşadığımız sisteme düşmanlardı.Bunu dillendirmek için eylemlere katıldılar.”
Habere göre Emrah Bakır babasının cenazesi için Rize’ye gitmişti, ve o gün Zeynep evde tekti yüzü maskeli polisler tarafından evleri basıldı. Gözaltına alınan Zeynep mahkeme tarafından tutuksuz yargılanmak üzere bırakıldı.
“Davada delil diye; gözaltına alınana kadar katıldığı, organize ettiği basın açıklamaları, o dönem çıkarttığımız Özgür Karadeniz’in Sesi adlı yerel gazetemiz, slogan atmak, ölüm oruçlarına, ‘Hayata Dönüş’ operasyonuna karşı basın açıklaması düzenleyerek suçluyu ve suçu övmek, pankart açmak gibi şeyler gösterildi” diyor Emrah Bakır
Mahkeme, ”örgüt üyeliğinden” ceza veriyor. Cezanın onanması sürecinde Poyraz dünya’ya geliyor. Bir yaşına gelmeden Bakır’ın cezası onanıyor. Bir süreçte yaşananları haberde detaylarına bakabilirsiniz. Bakır oğlunun tutuklanmadan önce hastalığını farketmişti fakat hastaneye giderken tutuklanıyor. Hapishane de tekrar götürüyor doktora , tabi sanıldığı gibi kolay olmuyor doktora götürmesi .Poyraz’ın hastaneye gitmesi bile ağır bir süreçten geçiyor. Doktora gitme prosedürü şöyle; Annenin dilekçe yazması gerekiyor, cezaevi idaresi onu değerlendirmeye alıyor. O kabul etse de, dış güvenliği jandarma sağladığı için kendi gerekçelerine göre istenilen günü kabul etmeyebiliyor.”
Üç yaşından önce ki zaman Poyraz için çok önemli, bir an önce özel eğitime ve kreşe başlaması gerekiyor. Bu süreç teşhis konduktan sonra aylar almış. Hafta da üç gün özel eğitim ve rehabilitasyon merkezine gidiyor. Fakat annesinin yanında gitmesi yasak. Atipik otist çocuklar beş, altı yaş öncesinde alacakları iyi bir eğitim ve tedaviyle normal hayata uyum sağlayabiliyor. Bu süreçte anne bağına ihtiyaçı var hapishane şartlarında bunu mümkün olacağı gözükmüyor. Aile çocuklarının geleceğinden endişe duyuyorlar.
Aile sadece kendileri için değil, çocuklu annelerin ve aynı özel durumda olan çocukların annelerinde denetim serbestlik yasasından yararlanma talebinde bulunuyorlar.
Poyraz Ali cezaevinde büyüyor
Poyraz Ali cezaevinde büyüyor
“Oğlum Poyraz Ali, 2.5 yaşında. Dokuz aydır hapishanedeyiz. Dosyamızda yasal olarak ‘suç’ teşkil eden hiçbir şey olmadığı halde sekiz arkadaşımla örgüt üyeliği cezası almıştık. Yıllar sonra bu durum Yargıtay’da da onaylandı ve oğlumla beraber hapiste bulduk kendimizi. Bazı şüphelerimden dolayı oğlumu hastaneye götürürken tutuklanmıştım ve şüphelerimin yersiz olmadığını hapishanede öğrendim. Oğlum Poyraz Ali ‘atipik otizm’ durumuyla karşı karşıya. Sağlık Bakanlığı yüzde 40 engelli raporu vermişti. Bir an önce özel eğitime ve kreşe başlaması gerekiyordu. Üç yaşından önceki her gün altın değerindeydi. Ancak bizim kreşe ve özel eğitime başlayabilmemiz aylar aldı. Oğlum tamamen benim hapishanede olmamdan kaynaklı mağdur duruma düşmüştü. Şu an eğitimin ve beraber kaldığım arkadaşların emek ve ilgisinin etkisiyle durumun daha iyi olduğunu düşünüyorum. Ancak aklı başında her insan takdir eder ki, atipik otist olan bir çocuğun olması gereken son yer tecrit koşullarıdır, hapishanedir. Poyraz Ali’nin okul öncesi bütün dönemi hapishanede geçecek gibi görünüyor. Elbette birileri umursarsa bu ‘ceza’ farklı şekillerde uygulanabilir ve Poyraz Ali eğitime-tedaviye dışarıda devam edebilir”.
Böyle yazıyordu Zeynep Bakır, oğlunun eğitim ve tedavisini kesintisiz sağlayabilmek için sesini duyurmaya çalıştığı mektubunda. Biz de eşi Emrah Bakır’ı bulup Poyraz Ali’nin durumunu ve hikâyenin öncesini konuştuk.
Hâkimler müneccim gibi çalışıyordu
Zeynep ve Emrah Bakır Trabzon’da yaşıyordu. Muhaliflerdi. Eşitsiz dağılıma, insanları ölüme götüren çalışma koşullarına, çevrenin ranta dönüştürülmesine; kısacası içinde yaşadığımız sisteme düşmanlardı, evet. Bunu dillendirmek için eylemlere katıldılar. O da doğru. Hatta kimi zaman o eylemleri organize ettiler. Sonra bir gün evleri yüzleri maskeli polislerce basıldı. Emrah babasının cenazesi için Rize’deydi o gün. Zeynep evde yalnız. Gözaltına alındı. Mahkemede tutuksuz yargılanmak üzere bırakıldılar.
“Davada delil diye; gözaltına alınana kadar katıldığı, organize ettiği basın açıklamaları, o dönem çıkarttığımız Özgür Karadeniz’in Sesi adlı yerel gazetemiz, slogan atmak, ölüm oruçlarına, ‘Hayata Dönüş’ operasyonuna karşı basın açıklaması düzenleyerek suçluyu ve suçu övmek, pankart açmak gibi şeyler gösterildi” diyor Emrah Bakır, “Hani sürekli şiddet olaylarına karışmamış olmaktan bahsediyorlar ya, eşimin şiddetle ilgili hiçbir eylemi yok. Ama hâkimler müneccim gibi çalışıyor. Zeynep’in cezasının onaylanmasında, şiddet eylemlerine karışmamış olsalar dahi, eylemlerindeki süreklilik onların bir örgüte daha yakın olduklarının göstergesidir, deniyor. Hani yanlış işliyor deyip kapattıkları Özel Yetkili Mahkemeler’de yargılandı. Biraz aklı, vicdani olanların yorumlamalarına bırakıyorum mahkemenin tarafsızlığıyla ilgili kararı.”
Mahkeme, “örgüt üyeliği”nden ceza veriyor Zeynep Bakır’a. Yargıtay’a başvuruyorlar. Poyraz Ali işte bu bekleme sürecinde katılıyor aileye. O bir yaşını bulmadan Yargıtay’da onanıyor ceza. Bir ay hücrede tek başına tutuluyor Zeynep. Koğuşta olmadığı için oğlunu da yanına alamıyor. Siyasi olduğu için adli hükümlülerin yanına verilemeyeceğini söylüyor cezaevi yönetimi. Bir de paranız varsa sevkini isteyin, diye öneriyor. Mecbur, öyle yapıyorlar. Gebze’ye çıkıyor sevk. Haftalar sonra annesine kavuşuyor Poyraz Ali. İçerde onu izlerken Zeynep’in şüpheleri daha da güçleniyor. Çocuk gelişim uzmanına göstermek istiyor oğlunu. “Tabii cezaevinde işler farklı yürüyor” diye anlatıyor Emrah Bakır, “Aslında ihtiyaç halinde anne cezaevinden doktora gidebiliyor, ancak bunun bir sürü prosedörü var. Annenin dilekçe yazması gerekiyor, cezaevi idaresi onu değerlendirmeye alıyor. O kabul etse de, dış güvenliği jandarma sağladığı için kendi gerekçelerine göre istenilen günü kabul etmeyebiliyor.”
Neyse ki Poyraz Ali’nin dışarıda bir yakını var, yoksa bu atıl bürokrasiyle, her günü önemli olan bu hastalığa rağmen, haftalarını cezaevinde bekleyerek geçirecek. Atipik otizm teşhisi konduktan sonra, tam da anneye en çok ihtiyaç duyulan yaşlarda olduğu için yine cezaevine dönüyor Poyraz Ali, üstelik uzmanlar tanıdan sonra anneyle bağının daha da önemli olduğunu vurguluyor. Ancak cezaevinde Poyraz Ali’nin ihtiyaçlarını karşılamak büyük sorun. En basitinden, özel eğitim ve rehabilitasyon merkezine annesiyle gitmesine izin verilmiyor. Oysa atipik otist çocuklar beş, altı yaş öncesinde alacakları iyi bir eğitim ve tedaviyle normal hayata uyum sağlayabiliyor. Tekrar sevk isteniyor.
Poyraz Ali’nin ihtiyaçları bekletilemez
Şimdi Bakırköy Cezaevi’ndeler. Haftanın üç günü annesiyle özel eğitim ve rehabilitasyon merkezine gidiyor Poyraz Ali. Motor yetenekleri gelişiyor. Sosyalleşiyor. Ortada değişmez bir yasa varken, cezaevi yöneticilerinin yetkileri belliyken Gebze ve Bakırköy’deki uygulama farklılığını anlamıyor Bakır çifti. Tedirginler, “Bu koşullarda Poyraz Ali için bir gelecek beklentimiz olamıyor” diyor Emrah Bakır, “Bugünü anlamak istiyorsan geçmişe, geleceği anlamak istiyorsan da bugüne bak, derler. Biz bugüne kadar zorlayarak alabildik haklarımızı. Bunu, maddi ve manevi olarak ne kadar yıpratıcı olsa da bir çocuğun, -evet, Zeynep’le benim ama aynı zamanda bir çocuğun- geleceği mevzu bahis olduğu için bıkmadan yaptık. Bunun aslında hak olduğunu onlara hatırlattık. Poyraz Ali büyüyor, atipik otistik biri olarak bilimsel anlamda belirlenmiş ihtiyaçları var. Bunlar için her seferinde o bürokratik eziyeti çekmek zorundayız. Onun hantallığı yüzünden Poyraz Ali’nin bir şeyleri erteleniyor. Oysa oğlumun hayatını daha iyi geçirebilmesi için özellikle şu birkaç yıl çok önemli. Eşimin cezasının kalan üç yılında yine bürokratik duvarlara toslayacağımızdan korkuyoruz”.
Sadece eşi ve Poyraz Ali için talepte bulunmuyor Bakır, çocuklu ve özellikle de böyle özel durumları olan annelerin denetimli serbestlikten yararlanmasını istiyor. “Bundan eli kanlı katiller yararlanıyor, Hizbullah davasından yatanların salındığını biliyoruz. Ancak muhalifler yararlanamıyor” diyor. Ne dersiniz, haksız da sayılmaz.
Bir cevap yazın